Ümitliydik, yürekten inanıyorduk, hayallerimiz vardı ama olmadı… 2016 Avrupa Şampiyonası’nda son sözü maalesef ki biz söyleyemedik… Ancak zaman yelkenleri suya indirme değil, yepyeni bir yolculuğa hep birlikte çıkma zamanı…

”Biz bitti demeden bitmez!”, ”Biz geri dönüşlerin takımıyız.” Evet, Türkiye olarak bizler, 2016 Avrupa Şampiyonası yolcuğuna bu mottolarla çıkmıştık. Çıkmıştık, çıkmasına da son sözü maalesef biz söyleyemedik. Bu sloganlarımız aslında halkın milli takıma olan inancını ve güvenini sergiliyordu. Fakat olmadı. 24 takımın 16’sının tur atladığı turnuvaya henüz grup aşamasında veda ettik. Elbette ki bunun da birçok nedeni vardı. Kadro yanlışlıkları, oyuncuların formsuzluğu, EURO 2016’ya katılım için vaadedilen prim, Terim ile Arda arasında olduğu söylenen gerilim, milli duyguların daha yoğun olması beklenen kampımızda yaşandığı iddia edilen gruplaşma söylentileri ve her gün manşetlere düşen tüyler ürpertici haberler başarısızlığa giden yoldaki temel taşları oluşturdu.

3c

TERİM ÇOK YIPRATILDI

Her alanda olduğu gibi futbolda da bir şeyler doğru gitmiyorsa bunun nedeni değil nedenleri vardır. İşte bu saydıklarımızda bu nedenler arasındaydı. Bir önemli neden ise olmayan felsefemizde… EURO 2016 Avrupa Şampiyonası aslında bizlere yıllardır çözümleyemediğimiz sorunun kökünü özetledi. Maalesef ki henüz bir sistem üretememiş ve üretemediğimiz gibi de etrafımızda dolaşan sistemlerden bir tanesini çekip kendimize göre uyarlayamadığımız için yıllardır bireysel ayakların etkinliğine ve de günlük başarıların çekiciliğine kanıp durduk.  Lakin, bu turnuva artık geride kaldı. Zaman, yelkenleri suya indirmenin zamanı değil. Her başarısızlıkta yıpratılan, yerden yere vurulan ve daha da ileri gidilerek ‘Teknik, taktik bilmiyor’ söylemlerine maruz kalan Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’e kişisel kanaatim çok büyük haksızlıklar yapılmaktadır. Bizleri mutluluktan ağlatan başarı sayısı maalesef ki bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az iken o başarıların hemen hemen hepsinin altında Terim’in imzasının olduğu unutulmamalıdır.

Bu turnuvada hem teknik ekip, hem oyuncu kadromuz hatalar yapsa da bizler bundan çok daha sıkıntılı dönemlerden geçtiğimizi çok iyi biliyoruz. Bu yüzden bu nahoş havanın etkisine çok kapılmadan yol haritamızı keskin bir şekilde değiştirmemiz ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in, Milli Takım ile sözleşme imzaladığı gün de söylediği gibi tek turnuvaya katılmak için değil bir futbol felsefesi oluşturarak turnuvalarda süreklilik yakalamak için çalışmaları derinleştirmemiz gerekmektedir.

3d

YENİDEN BAŞLASIN!

Eylül ayı ile beraber artık gözümüzü de yavaş yavaş 2018 Dünya Kupası’na çevireceğiz. Elemelerde ise bizi tatlı tatlı, şeker mi şeker takımların beklediği yok. Açıkçası

2018 elemelerinde oldukça zor bir gruba düştüğümüzü kabul etmek gerekiyor öncelikle. Hırvatistan, İzlanda, Ukrayna, Finlandiya ve Kosova’dan oluşan grup, bizi oldukça zorlayacak. Hırvatistan ve İzlanda’nın son Avrupa Şampiyonası’nda bıraktığı izler zaten halen hafızalarımızda. Ukrayna da bizim gibi kötü bir turnuva geçirse de iyi bir oyuncu grubuna sahip. Finlandiya ne olursa olsun zor bir deplasman ve Kosova ise eleme gruplarına ilk kez katıldığı için çok istekli…

3a

MOR’ARTMAYA ERKEN BAŞLADI

Gelelim bize; şu anki durum ne olursa olsun Ay-yıldızlı ekibimizde oldukça tehlikeli bir takım. Avrupa Şampiyonası’na geri döndüğümüzde bizler için akılda kalan en güzel anının başında Emre Mor bulunuyordu. O masum bakışı ve gülüşü bizlere masumiyetin resmini çizdirirken, akıl almaz hızı, çalımları ve asistleri ise rakiplerin başını döndürüyor. Almanya Ligi’ne transfer olması ve gelişme sürecini de adeta bir okul olan Bundesliga da tamamlayacak olması Emre ile ilgili olgun düşüncelerimizin daha da pekişmesini sağlarken, Dünya Kupası elemeleri öncesi bu durum yüzümüzü güldürüyor. Ayrıca kadromuzdaki diğer önemli isimlerin de artık turnuva tecrübesini de tattıkları düşünürsek, huzurlu bir ortamla bu takımın başaramayacağı bir şey yok aslında.

3b

KENETLENEREK BAŞARACAĞIZ

Evet, bizim için Avrupa Şampiyonası defteri beklemediğimiz şekilde çok erken kapandı. Evet, bu turnuvayı dedikodular ve skandallar ile hatırlayacağız. Evet, başarısız. Evet, hatalarımız da çok oldu. Evet, sistemizde henüz yok. Ancak benim hala umudum var. Turnuvalara maalesef ki düzenli olarak katılamadığımız için 2016 Avrupa Şampiyonası takımımız için çok çok önemli bir tecrübe oldu. Bu turnuvadan alınacak dersler, bizi 2018 ve sonrasına daha olgun hazırlayacaktır. Yeter ki, biz umudumuzu kaybetmeyelim. Unutulmamalıdır ki, biz ülke olarak tüm başarılarımızı kenetlendiğimiz zaman ortaya çıkardık, yine kenetleneceğiz, yine başaracağız. Yeter ki birlik olalım, yeter ki bu takıma tüm hatalara rağmen sahip çıkalım… Çünkü her tünelin sonunda mutlaka bir ışık vardır..

ANIL BUDAK

PAYLAŞ