SİYAH BEYAZ BİR EVE GERİ DÖNÜŞ HİKAYESİ

1a-3

STADYUMLAR…

Tarihe ettikleri tanıklıklar,  “Ah bir dili olsa da konuşşa…”  dediğimiz yapılar. Futbol takımlarının taraftarları gibi en sadık, ama hep sessiz kolkola yürüyenleri. Unutulmaz denilen zaferlerin, efsaneleştirilen formaların, tapılırcasına sevilen yıldızların bile zamanla zihinlerden uzaklaştırıldığı tüketim futbolunda hep yerinde, her daim maneviyatıyla güçlü evleri onlar. Takıma, hocaya, camiaya küsülse de stadyumun kutsallığıdan şüphe edilmez futbolda. Tıpkı ev, yuva gibidir. Küs girilmez içine, ümit edilmeden yaşanmaz. İnönü Stadı da böyleydi işte Beşiktaş için.

1947 yılından 2013’e kadar kaç kişiyi güldürdü, kaç kişiyi ağlattı. Kimileri için kariyerinin, kimileri için taraftarlığın dönüm noktasının en yakın şahidiydi. Boğazın asi dalgaları, İstanbul’un zaman zaman sert esen melodik rüzgarının taraftarın muhteşem akustiği ile birleştiği yerdi. Tarihin ta kendisiydi. Üstelik sadece Beşiktaşlılar için değil, üç büyüklere ev sahipliği yaptığı 1970’lerin sonu 1980’lerin başına kadar geçen zaman dilimindeki müsabakaları ve jübileleri, 19 Mayıs 1919 Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları, A Milli Futbol Takımı’nın maçları, Michael Jackson’dan Elton John’a, Guns N Roses’dan Bryan Adams’a kadar dünya yıldızlarının Türk müzikseverlerle buluşturduğu anlar da bunlara dahil.

Mayıs 2013’ten bu yana yaklaşık 3 yıl süren bekleyiş nihayet 11 Nisan 2016’da son buldu. Gönül isterdi ki 1947’deki açılış maçında stadyumdaki

ilk golü atan, efsane başkan Süleyman Seba da ömrü yetmiş olsaydı da bugünleri görebilseydi…

Stadın tarihini yazmaya başlasak şüphesiz yetersiz kalacak bu satırlar.

Kimisi siyasetten, kimisi futbolun rakamlarla imtihanından feyz alan binlerce anısı var stadın. Ve yanına kimbilir niceleri eklenecek.

1b-3

TÜRKİYE’NİN EN FAZLA İSİM DEĞİŞTİREN STADI

İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığındaki tek parti döneminde, 23 Kasım 1947 tarihinde “İnönü Stadı” adıyla hikayesi başlar stadın. İsim önerisi de Lütfi  Kırdar’dan gelir. Siyasetin ibresi Cumhuriyet Halk Partisi’nden Demokrat Parti’ye evrildiğinde, 1951 yılında, ülke sporunun en sembolik tesislerinden biri olan İnönü Stadı’nın da adı değiştirilir, Mithat Paşa Stadı olur. İlk Osmanlı Anayasası Kanun-i Esasi’nin hazırlayıcısı olan Mithat Paşa’nın ismi 1973 yılına kadar stadyumda kalır. Yine bir iktidar değişiminde İnönü’nün ismi iade edilir, İnönü Stadı tabelası yeniden stadın duvarlarına çakılır. Coşkulu açılışın başlama vuruşunu Ajda Pekkan yapar üstelik. Diğer yandan İsmet İnönü’nün Beşiktaşlı olup olmadığı da hala muamma. Bildiğimiz tek şey Beşiktaş semtinde bir ara oturmuş olması. Onun dışında Beşiktaş Jimnastik Kulübü ile organik ya da duygusal bir bağı yok. İsmin tercih edilmesi tamamen siyasi ve askeri tarihimizdeki yeri İsmet İnönü’nün. Hatta stadın isminin politik bir şahsiyetle anılmasına karşı çıkanlar senelerce Şeref Bey Stadı diye bahseder İnönü Stadı’ndan. Bazıları da “Dolmabahçe’deki Stad” der. Yakın zamana geldiğimizde, 2010’da isim hakkı Fi-Yapı’ya satılan stad 1,5 yıl kadar “FİYapı İnönü” olarak anılır. Kulüp ile Fİ-Yapı arasında 2012’ye kadar devam edecek olan sözleşme uyuşmazlık sonucunda 30 Aralık 2011’de feshedilince stadın yine eski tabelaları yerini alır. Bir ara farklı markaların isimleri telaff uz edilir. Malumunuz, stad sadece Beşiktaş’a yaptığı ev sahipliği ile değil, İstanbul’un en hareketli ve reklam değeri açısından en fazla kalabalığa seslenen lokasyonlarından birinde konumlanışı nedeniyle de dikkat çeken bir yapıdır. Ki çok geçmeden Türkiye’deki yatırımlarını hızlandıran Vodafone stadyuma ismini verir. 2013 yılında hem stadyum ismi hem de Futbol A Takımı  formalarının göğüs reklamı için  Vodafone Beşiktaş’a 15 yıllığına 145 milyon dolar ödeyeceğini tahahhüt eder. Ve Türkiye’nin en kapsamlı sponsorluk sözleşmelerinden biri hayata geçer. İnönü Stadı’nın ismi artık Vodafone Arena’dır.

1i

AÇILIŞTA 3 GOL YENİLDİ, KAPANIŞTA 3 GOL ATILDI

İnönü Stadı’ndaki ilk maç, 27 Kasım 1947’de İsveç ekibi AIK Solna ile oynanmış, siyah beyazlılar kalesinde 3 görerek açılış maçında 3-2 mağlup ayrılmıştır. Süleyman Seba, bu maç attığı golle de İnönü Stadı’nın ilk golüne adını yazdırmıştır. 66 yıl sonra, 11 Mayıs 2013’te oynanan son maçta, Spor Toto Süper Lig’in 33. haftasında rakip Gençlerbirliği’dir. Rakip kalesine 3 kez gol gönderen Beşiktaş’ın son golünü de 73. dakikada Slovak futbolcu Filip Holosko atmıştır. İnönü 3-2 mağlubiyetle kapılarını açarken, 3-0’lık galibiyetle bu sefer yeniden geri gelmek üzere veda etmiştir taraftarına; “Başın öne eğilmesin aldırma kartal aldırma…” tezahüratlarıyla birlikte…Tıpkı bir kartalın yeniden doğuş ızdırabında yuvasından uzaklaşıp, sonrasında geri dönüşü gibi..

1-2

YEŞİLÇAM’DA “İNÖNÜ STADI”

Futbolumuzun popüler kültürün diğer unsurlarıyla yollarının kesişmesi futbolcuları da stadyumları da daha yakınen tanımamıza vesile oldu. Önce radyolarda yapılan canlı maç anlatımları, sonra televizyon yayıncılığı. Eskilere Pele’yi, Maldini’yi, Maradona’yı mahalleden bir arkadaşıymışcasına sohbetlerine konu ettiren, yenilere sanki o yıllarda yaşamışcasına bazı anıları deneyimlettiren televizyonun şüphe yok ki bunda payı büyük. Yoksa yeni nesil eski İnönü Stadı’nı nereden görecekti? Kağıt şapkalar, örgülü bantlar, maç öncesi sabahlamalar, tükürük köftecileri, çocuk yaştaki çekirdekçiler… Yeşilçam’da futbolun olduğu hemen hemen her karede İnönü de vardı.

1g-1

Hababam Sınıfı’nın okuldan kaçıp gittiği maçlar, Garip’te Kemal Sunal ile kızının birlikte gittiği maçlar, Gol Kralı’nda defalarca havalanan fi leler, Mavi Boncuk’taki karaborsa bilet kuyrukları da İnönü Stadı’ndan idi.

1f-1

FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR

Sipon Kuper’in futbol için söylediği sözün ispatıydı İnönü Stadı ve tribünleri. Sadakatin, koşulsuz sevmenin, romantizmin ve öfkenin, yaratıcılığın, başkaldırışın binlerce insanın tek vucüt olmuş haliydi. Futbolumuzun 1950’ler ve 1960’lardaki imkansızlıkları, Beşiktaş’ın 15 yıllık şampiyonluk bekleyişinde dahi dolan tribünlerini İnönü Stadı’nda gördük. Yarı yarıya dolan maçlardaki son dakika geri dönüşlerine, Kapalı’nın tam ortasında Çarşı’nın yaratıcılığına ve sivri dilli tavrına, taraftarların bir orkestra edasındaki muhteşem uyumuna burada şahit olduk. İstanbul’un üç büyük takımına ev sahipliği yaptığı yıllardaki dostça rekabeti İnönü Stadı hatıralarından öğrendik.

Ahde vefanın, kazanınca sevinmenin yenilince artan sadakatin tercümesiydi bu stad.

1e-1

VE BU YÜZDEN SADECE BİR “STAD” DEĞİLDİ

Şimdi değişen çehresi, ama ayrı kaldığında bile eksilmeyen sevdasıyla kapılarını Beşiktaşlılar’a yeniden açacak bu stad. Sadece biz değil; Şeref Bey, Fuat Balkan, Baba Hakkı, Şükrü Gülesin, Voleci Şeref, Ali İhsan Karayiğit, Vedat Okyar,  Yusuf Tunaoğlu, Süleyman Seba ve aramızda olmayan ama çubuklu formayı onurla taşımış efsaneler gibi Balkan Savaşı’nda, Çanakkale’de şehit düşen futbolcularımız da izleyecek gökyüzünden bir yerlerden Beşiktaş’ı…

1d

Sema Tuğçe Dikici

PAYLAŞ