Mario Gomez, Quaresma, Robin van Persie, Nani, Podolski, Eto’o… Bu sezon başı transfer döneminde Türkiye’ye yıldızlar yağdı. Kulüpler kesenin ağzını açtı. Fakat kapıda çok ciddi bir sorun var: Finansal Fair-Play

ZURICH, SWITZERLAND - JULY 20: Comedian Simon Brodkin (not pictured) throws dollar bills at FIFA President Joseph S. Blatter during a press conference at the Extraordinary FIFA Executive Committee Meeting at the FIFA headquarters on July 20, 2015 in Zurich, Switzerland. (Photo by Philipp Schmidli/Getty Images)

 

Transferde ekonomi yönetimi ve UEFA’nın dikkatleri üzerine çektiği Finansal Fair-Play (FFP) kuralları ile oyuncu seçimleri yapıldı. UEFA Türk kulüpleri üzerinde araştırmalarına devam ediyor. Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor ve Gaziantepspor sıkı kontrol altında.

Önceklikle yapılan transferlerin harcamları ve yönetimini ele alalım.

Transferler; Avrupa liglerinde üst turlara yükselerek para kazanmak, futbola küsen sponsorları geri getirmek, ligde zirvede yer alıp yayın geliri pastasından büyük dilim kapmak, taraftarı heyecanlandırıp forma ve kombine satışlarını patlatmak hedefiyle yapıldı.

Futbolun endüstriyelleşen yapısıyla artık kulüpler holding gibi yönetiliyor. Kazanılan paranın tekrar paraya dönüşmesi için kulüpler transfer piyasasıyla, reklam ve medya yatırımlarıyla, yarattığı marka değeri ve ligleriyle her açıdan profesyonel yönetilmesine ihtiyaç duyuyor.

Futbol endüstrisinin gücü harcanan rakamlarla ortaya çıkıyor. Avrupa’da birçok büyük kulüp ciddi paralar kazanıyor ve kazandıkları  parayla yaptıkları sportif yatırımları tekrar parasal başarıya dönüştürüyor. Böylece o kulübün ve o kulübün bulunduğu ligin marka değerini artırıyor. Bu da rekabete neden oluyor.

Türk futbol endüstrisi açısından durum çok daha farklı. Para politikasının iyi bir şekilde yönetilmeyişi kulüpleri maddi açıdan kriz ile boğuşmasına neden oluyor. Transfere harcanan astronomik rakamlar kulüpleri borç batağına sürüklüyor. Kulüplerin gelir-gider tabloları oldukça kötü durumda. Üstelik bu tablonun devamı halinde UEFA Mali Fair Play Kurallara uymayan kulüplere büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalacak ve UEFA liglerinde oynamaktan mahrum kalacak ve durum tamamen içinden çıkılmaz hale gelecek. FFP NEDİR? Peki nedir bu Finansal Fair-Play? Şartları ve yaptırımları neler? Göz atalım…

1e

Endüstri her ne kadar inanılmaz boyutlara ulaşmış olsa da bu havuzda harcanan paralarda fazlasıyla ciddi miktarlara ulaştığından, şirketleşen kulüplerin gelir-gider tablolarının eksiye gidişi UEFA’yı harekete geçirmek zorunda bıraktı ve 2012-2013 sezonu ile birlikte Financal Fair Play uygulaması hayata geçti.

Futbol kulüplerinin gelirlerindeki dikey artış, giderleri de aynı ölçüde artırdı ve sorunların başlangıç noktasını teşkil etti. Artan bu gelir kalemlerinin etkin ve verimli şekilde kullanılmaması, üstüne bir de kötü yönetimlerle birleşince, kulüplerin mali disiplinleri zaman içinde yok olmaya başladı. Kaybolan bu mali disiplin ise kulüpleri altından kalkamayacakları mali bir kısır döngüye itti.

1g

Birçok kulüp pahalı ve akılcı olmayan transfer harcamaları ile birlikte yaşadığı sportif rekabette kötü gidişatın esiri olup, kaynaklarını da etkin ve verimli şekilde kullanamayınca, şirket şekilde kurulduysa iflasa sürüklenerek, dernek şeklinde kurulduysa kapanarak ve tasfiye olarak yok olup gitti.

1h

İşte günümüz futbolunda 100 Milyon Euro eden süper yıldızların, 40 Milyon Euro’luk reklam anlaşmalarının bazen getiremediği o başarı köklü kulüpleri batma noktasına getirip, futbolu ticaret yapmak için kullanan kişilerin eline geçmesine neden olurken UEFA artık bu duruma dur demek için 2004 yılında UEFA kriterlerini devreye sokma kararı aldı. Kendisine bağlı lokal federasyonlar aracılığı ile kulüpleri mali, iktisadi, yönetsel, sportif ve tesis koşulları bakımından yönlendirmeye ve disipline etmeye yönelik kararları uygulamaya geçirdi. Bu sistem ile bugün mevcut olan kulüp lisanslama yöntemi kurulmuş oldu.

1f

Kulüp Lisanslama Yöntemi ile kulüpler nisan ayının ilk haftasına kadar; İçinde bulunduğu yılın veya ara yılın mali tablolar listesini Gelecek döneme ait mali tabloları Nisan ayı ilk haftası itibarıyla vadesi geçmiş borç kontrollerini belirterek UEFA’da oynayabilmek için lisans almak zorunda. Bu kriterlerin alt evrakları mevcut olduğu gibi Denk Hesap Zorunluluğu ana şart. Kulüp Lisans Sistemi uygulamada olmasına rağmen hepimizin bildiği gibi Türkiye Süper Liginde her sezon en az iki takım lisans alamamakta. İşte tam da bu yüzden UEFA Kulüp Lisans Sisteminin de bu olumsuz mali gidişata çözüm olmadığını görerek UEFA Kriterleriyle beraber uygulanmak üzere 2009 yılında Financal Fair Play uygulamasını hayata geçirmek için çalışmalara başladı. Financal Fair Play uygulaması 2013-2014 yılı için uygulanması planlanırken Premier Lig takımlarının kısa sürede buna uyum sağlamakta zorlanacağını gündeme getirmesiyle bu uygulama 2014-2015 sezonuna ertelendi.

FFP KRİTERLERİ NELERDİR?

Yöneticiler ve Kulüp başkanları kulüp için cebinden harcama yapamayacak.

Kulüpler, kendi yöneticilerine veya iş ortaklarına ait borçlarını kaynaklarına iade edecekler.

2012-2013’ten itibaren kulüpler transferlere gelirlerinden daha fazla harcama yapmayacak.

Sadece kulübe hibe edilen ve kulübe ait gelirler değerlendirmede kulüp geliri sayılacak.

Hiçbir futbolcu, kulüp ya da yasal otoriteye vadesi geçmiş borç bulunmayacak. Gelirden daha fazla borçlanılmayacak. Borçlanılırsa transfer yasağı cezası alınacak.

Öz sermayenin eksiye düşmesine izin verilmeyecek. Kulüpler denk bütçe kapsamında ve yıllık gelir-gider tahmininde başa baş noktasını yakalayacak.

Futbolculara yapılacak ücret, maaş ve prim ödemeleri, toplam gelirin yüzde 70’ini geçemeyecek.

Bütçesi 5 milyon Euro’nun altındaki takımlar kriterlerden muaf olacak.

Kulüplerin fahiş yüksek ve fahiş düşük fiyatlarda yaptığı anlaşmalarla kurduğu şirket ilişkileri gelir-gider tablosuna katılmayarak, emsal fiyat esas alınacak.

Kulüplerin altyapı, stadyum ve antrenman sahası için yapacağı yatırım amaçlı harcamalar başa baş noktası hesaplamalarına dâhil edilmeyecek.

BREAK-EVEN (BAŞABAŞ) KURALI:

Başabaş kuralı FFP’nin getirdiği belki de en önemli kural, bu kurala ilişkin yaptırımlar 2013/14 sezonunda uygulanmaya başlandı. Bu kuralı baz alan UEFA turnuvalarından men  uygulaması ise 2014/15 sezonunda başladı. Break-Even kuralı takımların gelir-giderlerini belli bir dengede tutması gereğini düzenliyor.

Bu kurala göre:

2011/12 ve 2012/13 sezonlarını içeren iki yıllık mali dönemde kulüplerin toplam zararı* 5 Milyon Euro’yu aşamayacak

Eğer takımın sahibi ve/veya ortakları (ilgili taraflar) zararın 5 Milyon Euro’yu aşan kısmını tamamen karşılarlarsa (şirkete (takıma) aşan kısım kadar ek sermaye koyarlarsa) bu rakam en fazla 45 Milyon Euro olabilecek

İki sezon toplam zarar 45 Milyon Euro üzerindeyse ilgili takıma 2014/15 sezonunda yaptırım ** uygulanabilecek

2014/15 sezonu ilk uygulama sezonu olarak iki istisnaya sahip:

Eğer takımın yıllık başabaş sonuçlarında (zararda) bir düzelme (pozitif trend) gözleniyorsa yani 2012/13 sezonu zarar rakamı bir önceki yıla göre daha olumlu bir yerdeyse, yani zarar azaldıysa

1 Haziran 2010 tarihinden önce imzalanan futbolcu sözleşmelerinden kaynaklanan ödemeler 2012/13 mali yılında bir zarara yol açıyorlarsa

Bu istisnalar geçerliyse takım 2014/15 sezonu için yaptırımlardan kurtulabilir

Bir sonraki sezon (2014/15) için ise 2011/12, 2012/13 ve 2013/14 sezonlarını içeren 3 sezonun toplam rakamına bakılacak

Buradaki sınır ise yine, bir önceki  sezonda uygulandığı gibi 5 Milyon Euro ve 45 Milyon Euro olacak, ancak rakamlar 3 sezon toplamına göre hesaplanacak

Sonraki 3 sezonda ise (2015/16, 2016/17, 2017/18) yine önceki üç sezona bakılacak, ancak sınırlar 5 Milyon Euro ve 30 Milyon Euro olacak

UEFA 2018/19 sezonundan sonra 30 Milyon Euro sınırını düşürebilecek.

Zarar tanımı ya da başabaş hesaplamasına dahil edilen/ edilmeyen gelir ve giderler:

Başabaş noktası hesaplamalarında kulübün her geliri dikkate alınmıyor. Kabul edilen gelirler: Maç günü gişe gelirleri Yayın gelirleri Sponsorluk gelirleri Reklam ve diğer medya gelirleri Ticari faaliyetler gelirleri Finansal gelir Bonservis  gelirleri

Futbol dışı branş gelirleri, kulüp sahiplerinden gelebilecek ve makul ölçü dışındaki gelirler (piyasa rayiç değerinin üzerinde sponsorluk vb.) dikkate alınmıyor.

Giderlerde ise: Altyapı harcamalarına dair giderler

Tesis, stad, antrenman tesisleri inşaat ve tadilatları geliştirmesine ait giderler Bonservis giderlerine dair finansman giderleri aktifleştiriliyorlar Giderlerden düşülerek başabaş noktası o şekilde hesaplanıyor.

1a-2

YAPTIRIMLAR

Eğer bir lisanslama veya gösterge kriteri yerine getirilmezse ya da başabaş kuralına uygunluk söz konusu değilse, konu UEFA disiplin komitesine aktarılır ve gerekli önlemler alınır. Maddi ceza ya da katılımdan men cezaları verilebilir. Bugüne kadar kulüp lisanslama kriterine uymayan birçok kulüp UEFA Şampiyonlar Ligi ya da Avrupa Ligi’ne alınmayarak yaptırım uygulandı. Gözlem kriterlerine yönelik de bazı cezalar da verildi ve uygulandı.

UEFA’dan 4 Türk takımı için FFP açıklaması!

UEFA, Finansal Fair Play kuralları çerçevesinde 6 takıma soruşturma başlattığını ve 4 Türk takımını da incelemeye devam ettiğini açıkladı.

UEFA’dan yapılan yazılı açıklamada, Finansal Fair Play kuralları çerçevesinde vadesi geçmiş borçları nedeniyle 6 takımı UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu Yargı Komisyonu’na sevk edildiği belirtildi.

Açıklamada; daha önce incelenmeye alınan Türk takımları Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Kardemir Karabükspor’un ise soruşturmasının devam edeceği kaydedildi.

Galatasaray ve Kardemir Karabükspor dışında incelenen 8 kulübün Avrupa kupası gelirlerinin geçici olarak dondurduğu da vurgulandı.

MİLYAR LİRALARCA BORÇ

FFP sıkıntısı büyük bir tehlikeyle kapıdayken Türkiye’de kulüplerin gelir ve gider dengelerini acilen gözden geçirmeleri gerekiyor. Kulüplerin en büyük gelirleri, naklen yayından geliyor. Reklam ve sponsorluk gelirleri ikinci sırada sonrasında ise stat hâsılatı ve UEFA gelirleri geliyor.

Kulüplerin giderlerini ise büyük oranda transfer ücretleri ve teknik kadro ücretleri oluşturuyor. Dört büyük spor kulübünün borsa performansı da olumsuz tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor.

UEFA’nın mali kriterlerini tutturmakta zorlandıkları için ek süre talebinde bulunan, vergi afları için ise Ankara’nın yollarını aşındıran ve sıkıştıkça bedelli sermaye artırımları ile hisse satışı yapıp yatırımcıları bezdiren üç büyük kulüp ne yazık ki iflah olmuyor. Ara transfer öncesi 201516 sezonu ilk transfer dönemine bakalım. 1 Haziran-31 Ağustos arasındaki üç aylık dönemde, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın toplam borcu yüzde 25.8 artarak 2 milyar 897 MilyonTL’ye çıktı.

Kulüplerin dakikada yaklaşık 4 bin 500 lira borçlandığı bu üç aylık dönemde, özsermaye toplamları 1.1 Milyar TL negatif olarak gerçekleşti. Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesine göre ‘borca batık’ durumda bulunan kulüpler, aktiflerini değerleme raporu hazırlamak zorunda kaldı. Üç büyük kulübün ilk çeyrekte satış gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 108 arttı ve 325 Milyon TL’ye çıktı. Toplam zarar yüzde 24.1 artarak 131.6 Milyon TL oldu.

Beşiktaş’ın gelirleri yüzde 131.7 artarak 111.6 milyon liraya ulaşırken, futbolcu satış ve kiralama gelirleri 1.1 milyon liradan 55.5 milyon liraya fırladı. Kara Kartal bu yıl Demba Ba’yı 13 milyon, Atınç Nukan’ı ise 5 Milyon Euro bedelle satmıştı. Beşiktaş’ın zararı ise yüzde 35’lik yükselişle 16.5 Milyon TL’ye ulaştı.

2015 yılında gerçekleşen transferler, 3 yıl için 70 Milyon Euro’luk borcun altına giren Fenerbahçe’nin, borcu yüzde 56 artarak 1.1 Milyar TL’yi geçti. Fenerbahçe’nin gelirleri yüzde 174 artarak 136.9 Milyon TL’ye çıktı. Gelir artışında Sow’un ve Emenike’nin yaklaşık 60 Milyon TL bedelle satışı etkili oldu. Fenerbahçe’nin zararı 45.9 Milyon TL’den 26.9 Milyon TL’ye indi. Finansman giderleri üçe katlanarak 45.3 Milyon TL oldu.

Avrupa kupalarından men tehlikesi olan Galatasaray’ın borcu ise 1 Milyar TL’ye çıktı. Zararı iki kat artarak 90 Milyon TL’ye ulaştı. Finansman giderleri 3 kattan fazla artarak 49.7 Milyon TL oldu.

1c

HEDEF KISA VADEDE BAŞARI

İyi akılla yönetilmenin altını çizen görüşlerin birleştiği bir diğer nokta da Türkiye’de fütursuzca gerçekleşen transferler üzerine. Türkiye’de yıllık transfer harcamaları yüz milyon Euro’lara yaklaşıyor. Bu harcamaların önemli kısmı borçlanılarak finanse ediliyor. Kaynağı olmadan yapılan transfer harcamaları, ciddi mali sorunları da beraberinde getiriyor.

Futbolun kâr eder hale gelmesi için değişmesi gereken çok şey olduğu açık. Ancak bunlar kuşkusuz, uzun vadeli, zamana yayılacak adımlar. Kulüpler ise kısa vadede tabloyu pozitife çevirmek istiyor. Yapılan dünya yıldızı transferleriyle ilk aşamada fena ilerlemiyor gibi gözüküyor. Önceki sezon transferde epey tutumlu davranan ve giderlerini artırmama yolunu izleyen Fenerbahçe, Avrupa kupalarına katılamaması, beklenen sponsorluk anlaşmalarının yapılamaması gibi faktörlerin de etkisiyle gelirlerinde de bir artış yaşayamamıştı. Üstüne sportif başarının da gelmemesi, kulübü bu sene 180 derece farklı bir rotaya yöneltti. Başta Van Persie ve Nani gibi güçlü oyuncuların takıma katılması, kulübün gelirleri üzerinde hemen olumlu etki gösterdi.

Dünyaca ünlü futbolcuların takıma katılması, sponsorluk anlaşmalarında da kulübün elini güçlendiriyor. Fenerbahçe, Şükrü Saracoğlu Stadı’nın ismi, muhtelif reklam ve tanıtım hakları konusunda Ülker’le 10 yıllığına anlaşmaya vardı.

Ayrıca adı değişen Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi, Türk Telekom Grubu’nun üstün teknolojisi ile baştan aşağı yenilenmiş Wi-Fi ve 4,5G uyumlu mobil internet altyapısıyla, Türkiye’nin ilk yeni nesil stadyumu olacak. Sarı Lacivertliler, geçtiğimiz günlerde 2015-2016 sezonu forma göğüs reklamı için Yandex’le anlaştığını duyurmuştu.

YENİ YABANCI KURALIN ARTI ETKİSİ

Bu sezon yabancı oyuncu sayısını artıran yeni kuralın yürürlüğe girmesi, yeni yapılanmada kulübün elini rahatlatan bir diğer etken oldu. Böylece yerli oyuncuların yüksek bedelli sözleşmelerinin uzatılmaması, futbolcu maaşları kaleminde yaklaşık 5 milyon Euro’luk bir azalma sağladı. Takımdan ayrılan yabancı oyuncuların maaşlarını eklediğimizde bu rakam 10 Milyon Euro’nun üstüne çıkıyor.

Geçen sezon 20. şampiyonluğuna ulaşarak formasına 4. yıldızı takan ve ayrıca Türkiye Kupası’nı da müzesine götürerek çifte zafer yaşayan Galatasaray ise bunun karşılığını ürün satışlarından zaten almış durumda. Özellikle 4. yıldız konseptli ürünlere taraftarın gösterdiği yoğun ilgi sayesinde yıllardır zarar eden Galatasaray Mağazacılık A.Ş. kâr etti.

Eski yıldızı Quaresma’yı yeniden kadrosuna katan Beşiktaş ise bir önceki sezona nazaran 30 milyon TL kâr elde etti. Reklam ve gelirler konusunda beş yıllık planlar yapan kulüp, bunların karşılığını da aldı ve Vodafone, Adidas, Kalde, IMC ile beş yıllık anlaşmalar yaptı. Vodafone ile (göğüs) 29 Milyon Dolar, Adidas ile 24 Milyon Dolar, Beko (sırt) ile 17,25 Milyon Dolar, Kalde (kol) ile 10 Milyon Dolar’lık anlaşmalar yapıldı. Stat isminden basketbol takımına, hentbol takımından engelli takımına kadar aldığı sponsorlukların toplam bedeli yaklaşık 220 Milyon Doları buldu. Beşiktaş, yeni stadı Vodafone Arena’da açacağı Kartal Yuvası’ndan da önemli bir gelir elde etmeyi hesaplıyor.

1d

YAYIN GELİRLERİNDE ASLAN PAYI G.SARAY’IN

Futbolun en büyük gelir kaynaklarından biri de kuşkusuz naklen yayınlar. 2014-15 sezonunda kulüpler yayın geliri havuzundan toplam 788 Milyon TL kazandı.

Aslan payı 91,3 Milyon TL gelir ile sezonu zirvede tamamlayan Galatasaray’ın oldu. Sezonu ikinci sırada tamamlayan Fenerbahçe ise kasasına 87,7 Milyon TL koydu. Lig sonuncusu Balıkesirspor’un kazancı ise 28,6 Milyon TL oldu. 366,6 Milyon TL puana göre dağıtıldı. 18 Süper Lig kulübüne eşit olarak dağıtılan para miktarı ise 288 Milyon TL oldu. Şampiyonluk primi adı altında verilen para ise 87 Milyon TL. İlk altıya kalan takımlara da 46, 5 milyon TL ödendi. Süper Lig’de olma hakkı elde eden her kulüp, sezon başında 16 Milyon TL ayakbastı parası alıyor. Ayrıca galibiyetlerde 1,2 Milyon TL, beraberliklerde ise 600 bin TL kazanıyor. Başarının ödülü bununla da sınırlı değil. Kulüpler, her şampiyonluk için ekstradan 1,5 Milyon TL kasasına koyuyor.

GELİRLERİ ARTTIRIP GİDERLERİ AZALTMALI

Güçlü transferler yaparak sportif başarı elde etmek, böylelikle yayın gelirinden daha fazla pay almak, Avrupa liglerinde finale doğru ilerleyerek buradan büyük paralar kazanmak, taraftarı heyecanlandırarak kombine, bilet ve taraftar ürünü satışlarını artırmak. Yüksek meblağlı sponsorluk anlaşmaları yapmak gelirlerde bir sıçramaya neden olsa da sürdürülebilir ekonomik başarı için daha büyük adımların atılması gerekli. Sadece kulüplerin değil, futbolun tüm paydaşlarının el ele vermesi gerekiyor.

Kurumsal yapıların oluşması, Avrupa’daki beş önemli ligi izleyerek Türk futbolunun kendine en uygun modeli alması, kulüplerin mali denetiminin daha sıkı yapılması gelirlerin artması adına önemli adımları oluşturuyor.

Giderler için de büyük paralar harcanan transferler yerine altyapıdan futbolcu yetiştirilmesi mali açıdan kulüplere de büyük yarar sağlaması kaçınılmaz bir durum.

Ülke futbolunu tehdit eden FFP kurallarını ihlal etmemek için kulüp başkanlarının şapkayı önüne koyup ileriye yönelik yatırım yapması ve taraftarın da bu duruma sabretmesi gerekiyor.

Turgay Yavaş

PAYLAŞ